Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the advanced-ads domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/muzipmasal/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
Câmasbname’den Masallara Şahmaran: Türkiye Sahası Masallarında Şahmaran Tipi ve Anlatıları – Muzip Masal Cini

Câmasbname’den Masallara Şahmaran: Türkiye Sahası Masallarında Şahmaran Tipi ve Anlatıları

CÂMASBNÂME’DEN MASALLARA ŞAHMARAN: TÜRKİYE SAHASI MASALLARINDA ŞAHMARAN TİPİ VE ANLATILARI

Seçkin SARPKAYA 1

GİRİŞ

Şahmaran, Türkiye sahası inanç ve anlatılarında yer alan mitik bir varlıktır. Onunla ilgili inançlar ve efsaneler, Türkiye’de belli başlı bölgelerde yoğundur. Türkiye masallarında ise birçok bölgede Şahmaran’la ilgili anlatılar mevcuttur. Şahmaran anlatılarının kökeninin Musa Abdî’nin 15. yüzyılda kaleme aldığı Câmasbnâme olduğu düşünülmektedir. Kökeni Fars edebiyatına uzanan bu geleneğin önemli örneklerinden biri olan bu eserdeki anlatının temellerinin Binbir Gece Masalları olduğu araştırmacılar tarafından öne sürülmektedir. Türkiye’deki masalların da anlatı yapıları, bu eserdeki anlatıyla benzerlikler taşımaktadır. Bu bilgiden hareketle bu makalede; Türkiye sahası masallarında Şahmaran tipi ve anlatıları incelenecektir. İlk olarak Şahmaran’la ilgili genel bilgi verilecek, ardından bu varlıkla ilgili anlatıların kökeniyle ilgili Musa Abdî’nin Câmasbnâme  adlı eserine değinilecektir. Daha sonra Türkiye’nin Adana, Afyonkarahisar, Adıyaman, Balıkesir, Denizli, Elazığ, Erzurum, Isparta, Kayseri, Muğla ve Van illerinden derlenip kitaplarda ve lisansüstü tezlerde yayınlanmış on beş masal ile Kıbrıs’tan derlenip yayınlanmış bir masalda Şahmaran tipi ve bu anlatıların genel yapısı ele alınacak; sonuç olarak bu anlatıların Câmasbnâme ile benzerlikleri ve farklılıkları belirtilerek anlatıların nasıl gelişip değiştiği ortaya konulacaktır.

ŞAHMARAN TİPİYLE İLGİLİ GENEL TASAVVURLAR

Şahmaran; Türkiye, Azerbaycan, Türkmen, Özbek, Uygur, Kazak, Kırgız, Tatar ve Başkurt sahalarında; Şahmaran, Şahmeran, Şâh-ı Mârân, Şâh-ı Meran gibi adlarla bilinen; belden aşağısı yılan, belden yukarısı insan şeklinde; yarı insan/ yarı yılan melez bir varlık olan, insan gibi konuşan, bir mağaradan veya kuyudan inilen bir yeraltı diyarında yaşayan, kendisine ait bir sarayı, bahçesi veya diyarı bulunan, yılanların yöneticisi konumunda olan, etinin şifalı olduğuna inanılan ve birçok bilginin sahibi, aynı zamanda iyi bir hikâye anlatıcısı olan mitik ve efsanevi bir varlıktır. İsmi, Farsça bir tamlamadır ve “yılanların şahı” anlamına gelir. Şahmaran’la ilgili inançlar, Türkiye’nin Adana, özellikle Tarsus olmak üzere Mersin illeri ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yoğundur. Ceyhan’daki Yılankale’nin Şahmaran’ın yaşadığı kale olduğuna ve bu kalenin içindeki kuyunun Câmasb’ın indiği kuyu olduğuna inanılır. Anlatılardaki tasvirlerinde erkek veya kadın olduğuna dair net bir bilgi verilmez fakat Türk geleneksel sanatında genelde kadın olarak tasvir edilir (Korkmaz, 2006: 621; İndirkaş, 2013: 93; Havlioğlu, 2014: 345-357; Tökel, 2006: 366; Öztürk, 2009: 891; Sözeri, 2000; Sarpkaya, 2017: 154-160, 240-243). Şahmaran’la ilgili inançlar ve özellikle efsanelere detaylı bir şekilde değinmek makale sınırlarını aşacaktır. Şahmaran, Türk Dünyası’nda, inançlarda ve anlatılarda yer verilen, yarı insan/yarı yılan ve bu özellikleriyle korkutucu ve olağanüstü kabul edilebilecek, yeraltı diyarına yani karanlık dünyaya ait ve yılanla ilgili inançlarla bağlantısı kurulabilecek mitik bir canavar tipidir. Ayrıca Şahmaran, korkutucu bir canavar olmanın yanında bir hikâye anlatıcıdır ve anlatılarda kahramana zarar vermez, aksine iyilik yapar ve yardım eder.

MUSA ABDÎ’NİN CÂMASBNÂME’Sİ VE ŞAHMARAN ANLATILARININ KÖKENİ 

Türkiye sahası Şahmaran anlatılarının kökeniyle ilgili genel kanı, onun kökeninin Musa Abdî’nin Câmasbnâme adlı eseri olduğu yönündedir. Halk arasındaki anlatıların büyük ihtimalle bu eserden özetlendiği görüşü öne sürülmektedir. Câmasbnâme, Divan edebiyatındaki klasik mesnevi konularından birinin de adıdır ve ilk örneklerine Farsçada rastlanır. Bu türün ilk örneklerinden biri Keyaniler’den Şah Guştasb’ın kainat ve yaratılışla ilgili sorularına, İran mitolojisinde ileri görüşlü ve hâkim diye nitelendirilen Vezir Câmasb’ın verdiği cevaplardan oluşan Pehlevice yazılmış beş yüz beyitlik bir risaledir. Türkçe ilk Câmasbnâme, Ahmed-i Dâî’ye aittir ve Nasireddin-i Tûsî’nin otuz üç beyitlik aynı adlı Farsça eserinden tercümedir. Türkçedeki en önemli Câmasbnâme, 15. yüzyıl şairlerinden Musa Abdî’ye ait kabul edilir. Musa Abdî, bu eseri II. Murad’ın isteği üzerine aynı adı taşıyan ve muhtemelen Farsça mensur bir Câmasbnâme’den nazma çekerek tercüme eder ve Farsça Câmasbnâme’lerden farklı bir konu içerir. Beş bin yüz yirmi iki beyit olan bu eser, tahminen 1429-30 civarında tamamlanmıştır (Tökel, 2006: 367. Erkan, 1993: 43-44. Korkmaz, 2013: 329-350. Öztürk, 2009: 891).

Çeşitli araştırmacılara göre bu anlatının aslı Binbir Gece Masalları’dır. Farsça uyarlama olan bu anlatı Binbir Gece Masalları’ndaki “Câmasb’ın (Hasib) Serüvenleri” nden alınmıştır (Korkmaz, 2013: 330; And, 2015: 63). Irene Melikoff’a göre bu anlatının kökeni Taberi tarihinden alınsa da E. J Gibb, Şahmaran anlatılarına köken bakımından Binbir Gece Masalları’ndaki “Yılanlar Kraliçesi” adlı hikâyeyle benzerlikleri ortaya koyar. Anlatılar arasında sadece kahraman isimleri farklıdır ve Cihan Şah, Hasip; Şahmaran da Yemliha olarak adlandırılır. J. Rypka ise bu anlatı kaynağının İran mitolojisi olduğunu söyler. Binbir Gece Masalları da temelde Hint-İran edebî kültürünün izlerini taşır. Musa Abdî’nin Câmasbnâme eseri genel Câmasbnâme geleneğinden farklı olarak köken itibariyle daha çok Binbir Gece Masalları’ndan etkilenmiş gibi görünmektedir ve şair, eserini oluştururken birçok telif unsuru da içine katmıştır (Havlioğlu, 2014: 349; Erkan, 1993: 43).

Musa Abdî’nin eseriyle Türkiye sahası masalları arasındaki benzerlikler, bu masalların kökenlerinin Musa Abdî’nin Câmasbnâme adlı eseri olabileceğini ve buradan hareketle de bu anlatıların kökeninin çok eskiye dayandığını düşündürmektedir. Bu incelemede ele alınacak masalların sözden yazıya veya yazıdan söze yapmış olabileceği mevcut geçişleri tespit etmek, varsayımdan öteye geçmeyecektir. Musa Abdî’ye ait Câmasbnâme de ilk hâli yazılı olarak ele geçirilmiş olsa da kökleri, sözlü kültüre dayanan Binbir Gece Masalları’na dayandırılmaktadır. Burada yapılacak olan Musa Abdî’nin Câmasbnâme eseri ile Türkiye sahası masallarının benzerlik ve farklılıklarını tespit etmektir. Mevzu bahis eserin kısa bir özetine ve Türkiye sahasında Şahmaran anlatılarının bir tip olarak mevcut olduğuna değinmek gereklidir. İç içe geçmiş birkaç hikâyeden oluşan ve bu haliyle de yapı olarak Binbir Gece Masalları’na uygun olan Câmasbnâme hikâyesi, genel hatlarıyla şu şekildedir: Danyal Hekim (bazı kaynaklarda Danyal Peygamber) kainatın tüm sırlarını bilen, her derde çare bulan, hikmet sahibi, ölümsüzlüğe neredeyse ulaşmayı başaran ve tüm bu bilgileri yaşamının sonuna doğru oğluna vermek üzere bir kitap yapan bir kişidir. Danyal, ölümsüzlüğün sırrına da yaklaşınca Allah tarafından cezalandırılır ve Cebrail, Danyal’in elindeki kitabı alıp nehre atar ve kitabın bir kısmı Danyal’de kalır. Burada farklı kaynaklar, Danyal’in kitabı bulma işini, oğluna vasiyet ettiğini de belirtir. Danyal Hekim, kitabı doğacak çocuğuna büyüdüğü zaman vermesi için eşine emanet eder. Danyal öldükten sonra oğlu Câmasb doğar. Câmasb, yedi yaşında okula gider; fakat babası gibi değildir. Tek bir harf bile öğrenemez ve herhangi bir sanatta da başarılı olamaz. Bunun üzerine annesi ona bir eşek alır ve Câmasb, odunculuk yapmaya başlar. Bir gün arkadaşlarıyla dolaşırken yağmur yüzünden bir mağaraya sığınırlar ve burada bal dolu bir kuyu bulurlar. Balı satmak için almak isterler ve Câmasb bunun için kuyuya iner. Arkadaşları ona ihanet edip Câmasb’ı kuyuda bırakırlar. Câmasb burada bir süre kalır ve Şahmaran’ın sarayını, bahçesini bulur. Şahmaran, burada Câmasb’a iyi davranır ve onu misafir eder. Câmasb ona başından geçenleri anlatır, Şahmaran da ona Bulkıya, Kaf Dağı, Cihan Şah gibi çeşitli hikâyeler anlatır. Bir süre sonra Câmasb yurduna dönmek ister ve Şahmaran ondan gördüklerini kimseye anlatmamasını ister. Bu esnada ülkenin hükümdarı hastalanır ve tek çaresi Şahmaran’ın etidir. Câmasb’tan bir şekilde Şahmaran’ın yerini öğrenirler ve bir tılsımla onu yakalayıp öldürürler. Etinden yapılan ilaçla hükümdar kurtulurken; Câmasb, Şahmaran’dan öğrendikleri ve babasının bıraktığı kitaptan kalanlarla dünyanın sırlarına sahip bir hekim olur (Erkan, 1993: 44. And, 2015: Tökel, 2006: 66-67. Korkmaz, 2013: 329-350. Havlioğlu, 2014: 347-349).

Şahmaran anlatıları Türk masallarıyla ilgili bir tip katalogu olan Typen Türkischer Volksmärchen adlı eserde de mevcuttur. Orada anlatı şeması ise şöyledir: 1.Fakir bir oduncu, bir arkadaşıyla ormana gider. Orada içi balla dolu bir kuyu  bulurlar. 2. Fakir oduncu kuyuya iner, balı yukarıya verir. Arkadaşı tarafından terk edilir. 3. Bir geçit bulur, bu geçidi genişletir ve buradan geçerek Şahmaran’ın yanına ulaşır. Burada yedi yıl kalır. 4. Tekrar yeryüzüne çıktığı zaman vücudunun bazı yerlerinde yılan derisi peyda olur. 5. Padişahın hastalıktan kurtulması için Şahmaranın kanına ihtiyacı vardır. 6. Padişah herkesin hamama gitmesini emreder. Bu suretle (derisinden dolayı) oduncunun Şahmaranın yanında bulunmuş olduğu öğrenilir. 7. Şahmaran bulunur. Şahmaran, fakire ilk kaynatılan suyu değil de sonrakini içmesini tavsiye eder. 8. Padişah ilk suyu içer ve ölür. 9. Fakir, meşhur bir hekim olur (Eberhard ve Boratav, 1953: 63-64).

Bu bilgiden anlaşılacağı üzere Şahmaran anlatıları, Türk Dünyası’nda da bilinmektedir ve Türk masalları arasında bir tip teşkil edecek sayıda Şahmaran anlatısı mevcuttur. Bu anlatıların kökeni, Musa Abdî’nin Câmasbnâme adlı eseri  kabul edilmektedir ve bu eser üzerinden de anlatıların kökeni, Binbir Gece Masalları’na kadar dayanmaktadır.

TÜRKİYE SAHASI MASALLARINDA ŞAHMARAN TİPİ VE ANLATILARININ GENEL ÖZELLİKLERİ

Yukarıda da kısaca değinildiği üzere Şahmaran masalları, genelde Türk Dünyası, özelde de Türkiye sahasında yayılma alanı göstermiştir. Bu anlatıların farklı farklı şehirlerden derlenen versiyonlarında temel yapı benzer kalmakla birlikte çeşitli değişmeler ve şekillenmeler mevcuttur. 2 Bu makalede incelenen masalları dört farklı grupta ele almak gerekmektedir. Birinci gruptaki anlatılar, Câmasbnâme’deki olay örgüsüne en çok yakınlık gösteren metinlerdir. Bu gruptaki masalların yalnızca bir tanesinde Câmasbnâme’deki Danyal Hekim’e gönderme mevcuttur. İncelenen masallar arasında Câmasbnâme ile en detaylı benzerliklere sahip olan bir metinde bir adam hastalandığı zaman karısına, sandıktaki kara kaplı bir kitabı oğluna vermesini, oğlunun adını Cameset koymasını ve onun büyük ilim sahibi olacağını söyler (M3: 342). Bunun dışında hiçbir metinde Danyal Hekim’le ilgili bölümler yoktur. Câmasbnâme’de baş kahraman olan Câmasb’ın yerine ise her metinde farklı bir kahraman yer alır. Metinlerde baş kahraman Cameset, Cemset, Lokman, Keloğlan, oduncu, çalıcı, fakir bir insan, bir oğlan ve herhangi bir kişi olur (M1: 278, M3: 342, M4: 67,  M5: 159, M6: 71, M8: 206, M9: 185, M11: 723, M16: 27).

Cameset, tıpkı  Câmasbnâme’deki gibi eğitim görür ama hiçbir şey öğrenemez ve bir merkep alıp odunculuğa başlar (M3: 342). Keloğlan da hiçbir işte çalışamaz ve sonunda oduncu olur (M5: 159). Baş kahramanın oduncu olduğu masalda da bu kahraman odunculuktan başka hiçbir işe yanaşmaz (M8: 206). İncelenen masal metinlerinde bu kahramanın yeraltı diyarına inip Şahmaran’la karşılaşması da benzer özellikler gösterir. İki metinde kahraman diğer metinlerden farklı olarak olayların öncesi verilmeden bir metinde bir oğlan, kuyudan açılan bir kapıdan yeraltı dünyasına inip Şahmıran ile karşılaşır, bir diğer metinde ise Cemset, gezerken bir kuyu görüp inmek ister ve indiğinde bir ışığın içinde, tahtın üstünde Şahmaran’ı görür (M1: 278, M11: 723). Diğer metinlerde ise olayların gidişatı Câmasbnâme ile benzerdir.

İncelenen masallarda; Cameset, arkadaşlarıyla odun toplarken yağmur yağınca bir mağaraya sığınır, yeri kazarlarken bir mermer taş bulup kaldırırlar ve altından çıkan balı alırlar. Cameset, arkadaşlarının ihanetine uğrar ve kuyuda kapalı kalır. Burada kazıp bulduğu demir bir kapıdan yeraltı diyarına iner ve gümüş sandalyeler ve bir taht bulunan bir yere gelip orada Şahmaran ile karşılaşır (M3: 343). Oduncu, odundan gelirken yağmur yağar. Arkadaşlarıyla mağaraya sığınırlar ve bir taş sekisini açıp içinde bal olduğunu görürler. Oduncu iner ve arkadaşları ihanet edip onu, orada bırakır. Oduncu da bu yerden açılan aydınlık bir yerden Şahmeran’ın diyarına iner (M8: 206). Keloğlan, odun toplarken yağmur yağınca bir mağaraya sığınır ve yeri eşelerken bir mermer görür; mermeri kaldırır ve altında bal vardır. Keloğlan, arkadaşlarını çağırır ve balı aldıktan sonra onların ihanetine uğrayıp kuyuya hapsolur. Kuyudaki bir deliği büyüterek yeraltı diyarına iner ve orada bir saray görür. Bu sarayda Şahmaran ile karşılaşır (M5: 159). Bir masal metninde daha kahraman, odun topladığı yerde bir delik görür ve içinde bal vardır. Bu balı toplarlar ve kahraman, arkadaşlarının ihanetine uğrayıp kuyudan yeraltı diyarına inerek Şahmaran’ın tahtına varır (M6: 71). Fakir arkadaşlar, dağın eteğinde otururlarken mermer taşla kaplı bir kuyuyu açıp içinde bal görürler. Balı almak için aşağıya inen kişi, diğer metinlere benzer bir şekilde arkadaşları tarafından bırakılır ve bir yılanın çıktığı bir delikten yeraltı diyarında içinde boynuzlu yılanların bulunduğu büyük bir ormana iner (M4: 67). Benzer bir yapı kahramanın adının Lokman olduğu anlatıda da mevcuttur ve Lokman, odun topladıkları yerde tuvaletini yaparken yeri eşeler ve bal kuyusu bulur. Balı alan Lokman arkadaşları tarafından bırakılır ve yeraltı dünyasına inip Şahmaran’ı bulur (M16: 27). Son olarak bir metinde de bir çalıcı, bir ovada  gördüğü mermeri kaldırıp yeraltı diyarına iner. Bu metinde mermerin altında bal yoktur. Çalıcı buradan inince büyük, her yeri altın ve gümüşle dolu bir ev görür. Burası Şahmaran’ın evidir (M9: 185). Şahmaran tipi de bu gruptaki masallarda genel bir yapı gösterir. Bu yapı, Câmasbnâme’deki Şahmaran ile de benzerlikler gösterir. Buradaki masallarda bu tipin ismi Şahmaran (M4: 67, M5: 159, M9: 185, M11: 723, M16: 27), Şahmeran (M6: 71, M8: 206), Şahmıran (M1: 278) ve Şahmaral (M3: 343) şekillerindedir. Bu isimlerin yanında Şahmaran için yılanların padişahı (M1: 278, M8: 206), yılanların başı (M4: 67, M6: 71) gibi nitelemeler de vardır. Bu gruptaki tüm masallarda yeraltı diyarında olan Şahmaran, başı insan, gövdesi yılan; üst yanları insan, alt tarafları yılan; başı ve gövdesi insan, kolları ve bacakları yılan gibi ifadelerle yarı insan/yarı yılan olarak tasvir edilir (M4: 67, M8: 206, M11: 723). Şahmaran’ın tasviri özellikleri arasında verilebilecek diğer bilgiler de onun kahramanın karşısına ejderhaların omzunda gelmesi (M3: 343), bir tahtta oturur vaziyette olması (M4: 67, M6: 71), yılanların taşıdığı altın tepsi içinde gelmesi (M9: 185) gibi özellikleri de vardır. Şahmaran’ın kahramanla ilişkisi belli bir yapıda gerçekleşir. O, kahramanı önce öldürmekle tehdit eder ama sonra affeder ve onunla biraz vakit geçirip daha sonra onu kendi diyarına geri gönderir (M1: 278), kahraman yedi sene Şahmaran’ın yanında huzur içinde yaşar ama sonra geri dönmek ister (M5: 159), benzer bir şekilde kahraman bir süre Şahmaran’la kalır ve sonra gitmek ister (M16: 27, M8: 206), Şahmaran tahtında oturarak yılanlara ders verir ve kahramanla konuşur, onun bir yardımcısı kahramanı yeryüzüne çıkarır (M6: 71). Şahmaran’ın kahramana hikâye anlattığı metinler de vardır. Bir metinde Şahmaran kahraman’a Belgiya’nın hikâyesini anlatır (M3: 343), bir başka metinde kahramana çokça hikâyeler anlatıp onu yanında tutar (M9: 185), bir diğer anlatıda ise Şahmaran ve kahraman yedi sene gezip konuşurlar (M5: 159). Birinci gruptaki masallarda anlatıların son kısımları da belli başlı farklılıklara rağmen genel anlamda benzerlik gösterir. Kahraman, Şahmaran’ın yanından ayrılıp kendi dünyasına geri döner ve Şahmaran ondan kendisini gördüğünü kimseye söylememesi için söz alır. Fakat o diyarın padişahı hastalanır ve hastalığın şifası Şahmaran’ın eti, kanı, ciğeri veya başının suyudur. Kahraman Şahmaran’ı gördüğünü söylemez fakat Şahmaran’ı görenin sırtında ben olur, sırtı kabuk olur veya sırtı veya eti pul pul olur. Bu bilgiden hareketle kahramanı hamama sokarlar ve onun Şahmaran’ı gördüğünü anlarlar. Şahmaran’ın yerini öğrenirler ve Şahmaran ölmeden önce kahramana bazı sırlar ve bilgiler verir. Bu bilgilerle kahraman hayatta kalır ve bazı anlatılarda Lokman Hekim veya hükümdar olur. Bazı anlatılarda padişah iyileşirken; bazı anlatılarda ise padişah zehirli kısımların suyunu içer ve ölür. (M1: 278, M3: 345, M4: 67, M5: 159, M6: 71, M8: 206, M9: 724, M11: 725-726, M16: 28).

Birinci gruptaki masalların tamamı, metinler arasındaki farklara rağmen, birbirleriyle ortak bir yapı gösterip Câmasbnâme’deki anlatı yapısına benzerler. İncelenen bu masal metinlerindeki belli başlı eksiltmeler veya değişiklikler ise yaratım, aktarım ve icra ile ilgili çeşitli sebeplere bağlı olabilir. Bu makalede incelenen masalların ikinci grubunda yer alan anlatılarda Şahmaran, farklı bir masal tipinin içinde epizotun bir karakteri olarak geçer. Bu anlatılarda Şahmaran, kahramanın yaptığı bir iyilik karşısında ona büyülü bir nesne veren olağanüstü bir varlık rolündedir. Bir anlatıda bir çiftçi, bir yılanı ölümden kurtarır. Bu yılan, Şahmeran’ın kızıdır ve onu babasına götürür. Bir delikten yeraltına inerler. Yılan, çiftçiye Şahmeran’dan onun eski sandığını istemesini söyler. Çiftçi sandığı alır ve bu sandıkta çeşitli büyülü nesneler vardır ve masalın devamında çiftçinin işine yararlar (M12: 453). Benzer bir anlatıda Keloğlan, çocukların taşladığı bir yılanı kurtarır. Yılan, onu, her tarafın yılan olduğu bir yere götürür ve ona yılanların arasından “Bismillah” diyerek geçmesini söyler. Yılanların arasında altı yılan, üstü insan, yılanların padişahı namaz kılar. Padişah, Keloğlan’ı getiren yılanın babasıdır ve yılan, Keloğlan’a babasından büyülü bir sofra olan cıncıklı sofrayı istemesini söyler. Keloğlan, sofrayı alır ve masalın devamında kullanır (M7: 236- 237). Benzer bir olay örgüsüne sahip bir diğer masalda da dağdan odun toplayan fakir bir oğlan, odun toplayıp dönerken çocukların elinden bir yılanı kurtarır. Bu yılan büyüyünce Şah Meran’ın oğlu olduğunu söyler ve bir kuyudan aşağı inerek Şah Meran’ın yanına giderler. Yılan, oduncu oğlana, babasından büyülü yüzüğü istemesini söyler ve oğlan bu yüzüğü alıp masalın devamında kullanır (M10: 470-472).

Bu grupta incelenen üç masalın da başlangıcında birbirleriyle benzer bir yapı görülmektedir. Şahmaran, birinci gruptaki masallarda bulunan Şahmaran tipinin hemen hemen aynısıdır; fakat Câmasbnâme’den ve birinci gruptaki masallardan farklı bir anlatı tipinin içinde olağanüstü bir karakter olarak yan roldedir. Üçüncü grupta ele alnınan masallarda iki örnek bulunmaktadır. Bu metinlerde, ikinci gruptaki metinlere benzer bir özellik bulunmakla birlikte Şahmaran, farklı bir olay örgüsünün içindedir. Bir metinde Avcı Mehmet bir gün dağda avlanırken kara bir yılanın, güzel bir yılanı kovaladığını görür ve güzel yılana acıyıp kara yılanı vurmak isterken yanlışlıkla güzel yılanı vurur. Avcı Mehmet, üzüntü içinde evine dönerken yaralı yılan kaçar. Bu yılan, yılanların sultanının kızıdır. Yılanların sultanı, iki yılanını Avcı Mehmet’i öldürmek için görevlendirir fakat yılanlar olayın nasıl geliştiğini öğrenince, Avcı Mehmet’i huzuruna getirtir ve sarayında misafir eder. Sultanın kızı, Avcı Mehmet’e, babasından dilinin altındaki mavi boncuğu istemesini söyler ve Avcı Mehmet bu büyülü boncuğa sahip olur (M14: 383-385). Benzer bir diğer metinde de Avcı Ali, av esnasında çirkin bir yılanla beyaz, güzel bir yılanın seviştiğini görür; çirkin yılanı vurmak ister ama yanlışlıkla güzel yılanı vurur. Bu yılan da yılan padişahının kızıdır. Şahmaran yılanları, bu padişahın jandarmalarıdır ve Avcı Ali’yi öldürmeye gelirler fakat olayların nasıl geliştiği ortaya çıkınca, yılanlar padişahı onu huzuruna davet eder. Avcı Ali, şahmaran yılanlarından aldığı bilgiyle yılanlar padişahının tükürüğünü ister ve bu sayede tüm hayvanların dilinden anlamaya başlar (M15: 23-24).

Bu gruptaki metinler, yukarıda da kısaca bahsedildiği üzere, ikinci gruptaki metinlerle benzer nitelikler taşır; fakat Şahmaran, farklı bir masal tipinin içinde olağanüstü bir varlık olarak yer almaktadır. Avcı Ali ile ilgili olan metindeki tüm hayvanların dilinden anlama bilgisi de Câmasbnâme’ye gönderme olarak düşünülebilir. Son gruptaki metinler, ilk üç gruptaki metinlerden farklı bir özellik gösterirler ve bu gruptaki iki metinde de Şahmaran, olay örgüsü içinde çok kısa bir şekilde yer alır. Bu gruptaki birinci masal; büyülü bir kara yılanla ilgilidir ve bu yılan aslında bir erkek çocuktur. Metnin sadece bir yerinde çocuğun annesi, çocuğunu ararken bir bostancıya “Buradan Şahmiren’im geçti mi?” diye sorar (M2: 294).

Bir diğer metinde ise bir vezir rüyasında bir kuyudan inilen bir yerde Şahmeran’ı görür. Şahmeran, yılanlara ikiye ayrılmalarını emreder ve vezirin karşısına pis bir yılan çıkar. Daha sonra vezir yolculuktayken bir kuyuya düşer ve vezirin rüyasında gördükleri yaşanır. Bu sefer yılanlardan biri, vezire Bayram Padişahı masalını anlatır (M13: 373). Bu gruptaki masalların birincisinde Şahmaran, sadece yılan olma özelliğiyle vardır. İkinci masalda ise Şahmaran, farklı bir masal tipinin içinde olağanüstü bir varlık tipi olarak yer alır fakat Câmasbnâme’deki ve birinci grupta yer alan masallardaki masal anlatma özelliğini burada da gösterir.

SONUÇ

Makalede ele alınan masallardan birinci grup olarak belirtilen anlatılar, Musa Abdî’nin Câmasbnâme eserindeki anlatı ile benzer ve farklı yönler içermektedir. Bu grupta Danyal Hekim’in belirgin bir karakter olarak yer aldığı masal metni mevcut değildir, yalnızca bir masal metninin başlangıcında Danyal Hekim’e gönderme yapan bir karakter yer almaktadır. Danyal Hekim karakterine doğrudan yer verilmemiş olması anlatıcıların bu unsuru unutmuş veya ona gerek duymamış olmasıyla açıklanabilir. Başka bir bakış açısıyla anlatıcı Câmasbnâme’den doğrudan etkilenip bu karakteri de metnin başında anmıştır. Burada anlatıcıların orijinal kaynaktan metni dinlememiş olması veya hafızasına aldığı kadarıyla metni aktarmış olması nedeniyle Danyal Hekim karakterine yer verilmediğini düşünmek mümkündür. Ayrıca Danyal Hekim karakterinin dinî unsur taşıması da masal metninde ona yer verilmemiş olmasını mantıklı kılmaktadır. Masal metinleri efsaneler gibi dinî özelliklere sahip değillerdir ve inançla bağlantı içermemektedirler. Bu sebeple anlatı masal formunda olduğu için bu dinî karakter unutulmuştur.

Yine bu birinci grup olarak sınıflandırdığımız metinlerde Câmasbnâme’nin ana karakteri olan Câmasb da çeşitli değişikliklere uğramıştır. Metinlerdeki Cameset ve Cemset adları doğrudan Câmasb’ı ifade eder, fakat anlatıcının metni ne kadar hatırladığı ve dil özellikleriyle bağlantılı olarak bu ismin değişikliğe uğramış şekilleridir. Bazı metinlerdeki karakterlerin oduncu olması veya eğitim alamayan cahil bir kişi olarak kalması da Câmasbnâme ile bağlantılı özelliklerdir. Fakat bu metinlerde artık isim anılmamaktadır. Diğer metinlerde ise ismin ve özelliklerin tamamen unutulması ise anlatıların Câmasbnâme’den daha az iz taşıyan, daha çok genel masal karakterleri üzerinden anlatılmasıyla ilgilidir. Lokman, Şahmaran’la ilgili masal ve efsanelerin sonunda kahramanın dönüştüğü ünlü bir hekim, bilgindir fakat bir masalda anlatıcı, baştan kahramanın adını Lokman olarak verir. Bu da metinlerdeki bir diğer değişikliktir. Bir metinde oduncu olmakla birlikte karakterin Keloğlan olması da bir tür adaptasyon özelliğidir. Şahmaran, aşağıda da bahsedileceği üzere, tipleşme gösterdiği gibi Türk Dünyası masallarının bir diğer ortak tipi olan Keloğlan da metne adapte edilerek metin, baş kahramanı Câmasb yerine Keloğlan olarak yeniden yaratılmıştır. Bu tür metinlerde anlatı şeması büyük ölçüde korunmuştur. Mağara, mermer taşın altındaki delikte veya kuyuda bulunan bal, buraya inen ve balı toplayan kahraman, arkadaşların ihaneti, kahramanın yeraltı diyarına inip Şahmaran ile karşılaşması, Şahmaran’ın özellikleri, kahramanın dünyasına geri dönmesi, padişahın hastalığı ve şifasının Şahmaran’ın eti olması, Şahmaran’ın kahraman aracılığıyla bulunması ve öldürülmesi gibi unsurlar metinlerdeki hem birbirleri arasındaki hem de Câmasbnâme ile benzer noktalardır. Bu tür benzer noktaların yanı sıra metinler arasında çeşitli değişiklikler de bulunmaktadır. Bu değişiklikler anlatıcılardan kaynaklanmaktadır. Anlatıcıların icra sırasındaki aktarım seviyeleri ve olay örgüsünde yaptığı ufak değişiklikler metinleri etkilemiştir. Bazı metinlerde kahraman, Câmasbnâme’deki gibi yağmurlu bir havada arkadaşlarıyla bir mağaraya sığınıp bal dolu kuyuyu bulurken, bazı metinlerde şans eseri kuyuyu bulup yeraltı dünyasına iner. Anlatı şeması, olay örgüsü gibi unsurlarla ilgili en önemli değişikliklerden biri Şahmaran’ın Câmasb’a hikâye anlatmasıyla ilgilidir. Bu kısım iki metin hariç, tüm metinlerde atlanmıştır. Burada metnin unutulması, anlatı geleneğinin zayıflaması, anlatıcıların hatırladığı kadar anlatması ve icra ve aktarımla ilgili diğer tüm unsurlar devreye girmektedir. Bir metinde Şahmaran, Cameset’e onu neden kendi dünyasına geri bırakamayacağını açıklamak için Belgiya’nın hikâyesini anlatır. Binbir Gece Masalları’na kadar uzanan bu yapı bir metinde görülmektedir. Bunun dışında bir metindeki Şahmaran’ın kahramana hikâyeler anlatmasıyla ilgili bilgi ve başka bir metindeki kahramanın Şahmaran ile gezip konuşması gibi unsurlar da söz konusu yapıya bir göndermedir. Ele alınan diğer üç gruptaki masallarda Şahmaran, bir tip olarak genel özelliklerini korumakla birlikte, birinci gruptaki ve Câmasbnâme’deki anlatı yapısından farklı masal metinlerinin içine yerleştirilmiştir. Bu noktada Şahmaran’la ilgili bilgi Binbir Gece Masalları’ndan, Câmasbnâme’den ve halk inançları ile efsanelerden gelen ortak bir bilginin karışımı söz konusudur ve bu tip, masal metinlerine bir olağanüstü varlık tipi olarak yerleştirilip ona olay örgüsünde bir rol verilmiştir. Özellikle ikinci ve üçüncü gruptaki masallarda Şahmaran, kahramanın masal içindeki mücadelesinde ve olay örgüsünde bir yan roldedir. Şahmaran’ın tasviri özellikleri, yaşadığı mekân ve yılanların padişahı olma özelliği aynı kalmakla birlikte o, anlatının ikincil karakterlerinden birine dönüşmüştür.

Bu metinlerde Türk masallarında özel bir yeri olan Şahmaran’ın farklı bir masal yapısına adaptasyonunu görebiliriz. Son olarak Şahmaran tipi tüm anlatılarda aynıdır; yarı yılan/yarı insan; bilginin, sırların, büyülü eşyaların sahibi ve yılanların sultanıdır. Şahmaran’a dair bilgi Câmasbnâme’deki hâliyle korunmuştur. Anlatılarda Şahmaran’a dair bilgi, anlatı şeması korunarak veya bu tip, başka anlatılara dâhil edilerek aynı kalmıştır; fakat anlatıcılardan kaynaklandığı düşünülebilecek bir etkiyle metinler değişmiştir. Şahmaran bir tipleşme gösterip hem Câmasbnâme’deki anlatı yapısına benzeyen metinlere hem de farklı anlatı yapılarının içine yerleştirilmiştir. O, artık anlatı şemasından bağımsızdır ve bu hâliyle Türk anlatı dünyasının olağanüstü bir varlığına dönüşmüştür.

 

1 Öğretim Görevlisi, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü seckin.sarpkaya@ege.edu.tr.
Bornova/İZMİR.
Not: Bu çalışma 6 Haziran 2016 tarihinde İran’ın Erdebil şehrinde, Mohaggeg Üniversitesi’nde yapılan Uluslararası Kafkasya’ya Genç Bakışlar III Sempozyumu’nda sunulan bildirinin gözden geçirilmiş hâlidir. Bildiri tam metni basılmamıştır.

2 Bu kısımda incelenen masallar, çalışmanın sonunda tablo hâlinde belirtilmiştir. Masallar için kısaltmalar kullanılmıştır ve bu kısaltmalar çalışmanın sonundaki “Tablo 1” adlı tabloda gösterilmiştir (Örnek olarak 1. Masal için M1). Atıflarda ise masal kısaltması ve sayfa numarası gösterilmiştir. (Örnek olarak M1: 1). Tablodaki eserler, araştırmacıların soyadlarına göre alfabetik yerleştirilmiştir

 

KAYNAKLAR

AND, M. (2015). Minyatürlerle Osmanlı-İslâm Mitologyası. İstanbul: YKY.

ARSLAN, M. (2008). Denizli Yöresinden Derlenmiş Masallar (İnceleme-Metinler). Denizli: Dizgi.

AYYILDIZ, F. (2001). İspir ve Pazaryolu Yöresi Masalları (Metin ve İncelemeler). Erzurum:

Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı.  (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).

BORATAV, P. N. (2001). Uçar Leyli-I. İstanbul: Tarih Vakfı.

DENİZ, R. (1996). Kayseri Masalları. Kayseri: Kayseri Büyükşehir Belediyesi.

DOĞAN, A. (2006). Adıyaman Masalları Üzerine Bir İnceleme. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Halk Bilimi Bilim Dalı. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).

EBERHARD, W. Boratav, P. N. (1953). Typen Türkischer Volksmärchen. Wiesbaden: Franz Steiner Verlag GMBH.

ERKAN, M. (1993) “Câmasbnâme,” İslâm Ansiklopedisi, Cilt 7, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı. ss.43-45.

GÖDE, H. A. (2010). Yalvaç Masalları. Isparta: Fakülte.

GÖKÇEOĞLU, M. (2005). Kıbrıs Türk Halk Bilimi Masal Coğrafyamız Toplu Masallar II Ay Oğlum Ayan Oğlum. Lefkoşa: Gökçeoğlu.

GÜNAY, U. (1975) Elazığ Masalları İnceleme. Erzurum: Atatürk Üniversitesi.

HANÇERLİOĞLU, O. (2010). Dünya İnançları Sözlüğü. İstanbul: Phoenix.

HAVLİOĞLU, D. Z. (2014) “Şahmaran: Bir Anadolu Efsanesi,” Yılan Kitabı. İstanbul: KİTABEVİ. ss. 345-357.

İNDİRKAŞ, Z. (2013). Türk Mitosları ve Anadolu Efsanelerinin İzsürümü. Ankara: İmge.

KASIMOĞLU, H. (2010). Van Yöresine Ait Türk Halk Masalları. Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Halk Edebiyatı Bilim Dalı. (Yayımlanmamış Doktora Tezi).

KORKMAZ, E. (2006). Ansiklopedik Şeytan Tasarımı-Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Anahtar Kitaplar.

KORKMAZ, M. (2013). Zerdüşt Dini İran Mitolojisi. Ankara: Alter.

KUMARTAŞLIOĞLU, S. (2006). Balıkesir Masallarında Motif ve Tip Araştırması. Balıkesir: Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).

ÖNAL, M. N. (2011). Muğla Masalları. Muğla: Muğla Üniversitesi.

ÖZÇELİK, M. (1993). Afyonkarahisar Masalları Üzerine Bir Araştırma. Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Halk Edebiyatı Bilim Dalı.

ÖZTÜRK, Ö. (2009). Folklor ve Mitoloji Sözlüğü. Ankara: Phoenix.

SARPKAYA, S. (2017). Türklerin Şeytani Masalları: Türk Masal ve Efsanelerinde Demonik Varlıklar. Ankara: Karakum.

SÖZERİ, T. (2000). Kültürlerde Şahmeran. İstanbul: İm.

ŞİMŞEK, E. (2001). Yukarıçukurova Masallarında Motif ve Tip Araştırması. Ankara: Kültür Bakanlığı.

TÖKEL, D. A. (2006) “Şâh-ı Mârân,” Türk Dünyası Edebiyat Kavramları ve Terimleri Ansiklopedik Sözlük. Cilt 5, Ankara: AKM. ss. 366-367.

TABLO

 

Tablo 1.
Kaynak Eser Masalın Eserdeki Adı
1.     M1 Arslan, M. (2008). Denizli Yöresinden Derlenmiş Masallar (İnceleme-Metinler). Denizli: Dizgi. 52. Masal
2.     M2 Arslan, M. (2008). Denizli Yöresinden Derlenmiş Masallar (İnceleme-Metinler). Denizli: Dizgi. 58. Masal
3.     M3 Ayyıldız, F. (2001). İspir ve Pazaryolu Yöresi Masalları (Metin ve İncelemeler). Erzurum: Atatürk    Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı. (Yayımlanmamış      Yüksek Lisans Tezi). Şahmaral
4.     M4 Boratav, P. N. (2001). Uçar Leyli-I. İstanbul: Tarih Vakfı Şahmaran (24. Masal)
5.     M5 Boratav, P. N. (2001). Uçar Leyli-I. İstanbul: Tarih Vakfı. Şahmaran (61. Masal)
6.     M6 Deniz, R. (1996). Kayseri Masalları. Kayseri: Kayseri Büyükşehir Belediyesi. Şahmeran
7.     M7 Doğan, A. (2006). Adıyaman Masalları Üzerine Bir İnceleme. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Halk Bilimi Bilim Dalı. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Keloğlan
8.     M8 Göde, H. A. (2010). Yalvaç Masalları. Isparta: Fakülte. Şahmeran
9.     M9 Gökçeoğlu, M. (2005). Kıbrıs Türk Halk Bilimi Masal Coğrafyamız Toplu Masallar II Ay Oğlum Ayan Oğlum. Lefkoşa: Gökçeoğlu. Şahmaran
10.   M10 Günay, U. (1975) Elazığ Masalları İnceleme. Erzurum: Atatürk Üniversitesi. Şah Maran’ın Yüzüğü
11.   M11 Kasımoğlu, H. (2010). Van Yöresine Ait Türk Halk Masalları. Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler    Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Halk Edebiyatı Bilim Dalı. (Yayımlanmamış Doktora Tezi). Şahmaran
12.   M12 Kumartaşlıoğlu, S. (2006). Balıkesir Masallarında Motif ve Tip Araştırması. Balıkesir: Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Takke ile Kese
13.   M13 Önal, M. N. (2011). Muğla Masalları. Muğla: Muğla Üniversitesi Bayram Padişahı
14.   M14 Özçelik, M. (1993). Afyonkarahisar Masalları Üzerine Bir Araştırma. Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Halk Edebiyatı Bilim Dalı. Yılanlar Sultanı
15.   M15 Şimşek, E. (2001). Yukarıçukurova Masallarında Motif ve Tip Araştırması. Ankara: Kültür Bakanlığı. Avcı Ali
16.   M16 Şimşek, E. (2001). Yukarıçukurova Masallarında Motif ve Tip Araştırması. Ankara: Kültür Bakanlığı. Şahmeran
Seçkin Sarpkaya

Seçkin SARPKAYA Türk Halk Bilimi alanında ulusal ve uluslararası makaleler yayınlamış, yurt içinde ve yurt dışında, çeşitli uluslararası kongre ve konferanslara katılıp Türkçe ve İngilizce bildiriler sunmuş, alanında ulusal ve uluslararası projelerde ve etkinliklerde görev almaktadır.

Henüz Yorum Yapılmamış

Yorum Yapın

Eposta adresiniz yayınlanmayacak.