fbpx

Anadolu Masalları

Bacı Bacı Can Bacı Masalı (Anadolu Masalı)

Bacı Bacı Can Bacı Bir varmış, bir yokmuş… Bir adamın bir kızıyla bir oğlu varmış. Bunların anneleri ölmüş. Babaları evlenmiş. Üvey ana çocukları kıskanır, onla türlü eziyetler edermiş. “Bu çocuklardan bıktım. Bunları at, sat, ne yaparsan yap, evimden uzaklaştır”, diye adamın başının etini yermiş. Ama adamcağız, çocuklarına bir türlü kıyamazmış. Çocuklar üvey analarının yaptıklarından kimseye bir şey diyemezler, her gün analarının mezarı başına gider, ağlarlarmış. Bir gün üvey ana, çocuklardan kurtulmak için bir çare düşünmüş: Adamlarına bir fırın yaktırmış; iyice kızınca çocukları atacaklar… Oğlan bunu öğrenmiş, hemen gidip bacısına haber vermiş. İki kardeş doğru annelerinin mezarına gitmişler, başlarına gelecek olanları…

Korkuyu Arayan Adam (Amasya Masalı)

KORKU ARAYAN ADAM Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir adam varmış. Bu adam korku nedir bilmezmiş, hiçbir şeyden korkmazmış. Bu adamı korkutmak için çok uğraşırlar, ama adamın kulağının arkası bile terlemez. Aradan zaman geçer. Bir gün adam, kendi kendine sorar: “Korku nasıl olur ki? Herkes korku korku diye bahseder, nedir bu? Hele şunu bir arayayım, nasıl bir şeymiş bu korku” diyerek korkuyu aramaya çıkar. Çok yerler gezer, memleket memleket dolaşır. Ama hiçbir şey anlayamaz. Az gider, uz gider bir şehre varır. O şehirde gevurlar otururmuş. Oradaki gevurların papazı ölmüş, bunlar papazı kiliseye götürmüşler. Gece cenaze orada duracaktır. Ama başında…

Üç Elma (Eflatun Cem Güney’den Anadolu Masalı)

ÜÇ ELMA Ne tarlamız vardı ne darımız ne kovanımız vardı ne arımız. Kim demiş ki bal demekle ağız bal olmaz diye, böyle çingenece fal olmaz diye. Bir gün bir arı gelip kondu başıma, görünce girdim yeni bir yaşıma! Bir gözünden bal akıyordu, bir gözünden kaymak, Dünyalar değer bir kere· tatmak. Gayrı ne kirman eğirdim, ne davar çevirdim, her işi bir yana serip bu arıyı güttüm. Bağ bağ gezdirip bahçe bahçe büyüttüm. Her çiçekten bal aldı. Yaprak aldı, dal aldı velakin yumurcağın biri bir taş attı, ayakları kırıldı. Bağladım olmadı, yağladım olmadı; bir türlü bir şifa bulmadı. Nihayet dolandım bayırı dağı;…

Akıl Kutusu (Keloğlan Masalı)

Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde… Biz ne yaptık, ne yaptık, arılandık, durulandık, tandır başına toplandık. Duyan geldi, duymayan geldi; çağrılan geldi, çağrılmayan geldi; haylı geldi, huylu geldi; soylu geldi, boylu geldi; ahı geldi, vahı geldi. Elimi salladım ellisi, samur saçlısı, sırma perçemlisi geldi; derken oyalı, boyalı, beş parmağı kınalı Gönül Bacı, başlar tacı gelmesin mi? Tuttum Gönül Bacı‘nın önüne Akıl Kutusu‘nu açtım. Ötekiler ona bırakırlar mı ya? Gayrı alan alana, kapan kapana, aşk olsun böyle masal yapana! Bir varmış, bir yokmuş; Allah’ın kulu çokmuş; çok söylemesi günahmış! Develer dellâl iken, pireler çoban iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar…

Armudi Bey (İstanbul Masalı)

ARMUDİ BEY   Evvel zaman içinde küçük bir kulübede bir adam otururmuş. Bu kulübenin bahçesi gayet büyükmüş, hem de yemyeşilmiş. Bu yeşilliklerin arasında ufacık bir armut ağacı varmış. Bu ağaç günde iki armut verir, adam da bu iki armudu yiyerek hayatını devam ettirirmiş. İşte bunun için kendisine Armudi Bey derlermiş. Armudi Bey bir gün kulübeden uzaklaşarak ormana dolaşmaya gitmiş. Bu sırada kulübenin bahçesine bir tilki girmiş, armudun birini yemiş. Armudi Bey ormanda güzel bir hayat geçirmiş. Burada bir çobanla onun kuzularına rastlamış. Çoban kırmızı şalvarlı, mavi cepkenli bir gençmiş. Bu çoban ormanlarda, yaylalarda, ovalarda, vadilerde dolaşır; mini mini kuzularına sürekli…

Üç Turunçlar (Anadolu Masalı)

Üç TURUNÇLAR Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde; cinler cirit oynarken eski hamam içinde… Enteşeden, menteşeden derken bir karpuzcu çıktı şu köşeden; ay efendim, vay efendim; karpuzlar da karpuz mu ya ne tartıya gelir, ne teraziye; ne arşına gelir, endazeye; doğrusu görülmüş gibi; görülecek gibi değil; üstü nakış nakış örülmüş ama, örülecek gibi değil! Baktım bakakaldım; on para verdim, on tane aldım. Hani karpuz kesme ile yürek ferahlamaz derler, derler ama, bakalım, adı mı güzel tadı mı güzel, şu karpuzun deyip çıkardım bıçağımı, baltamı, nacağımı: ha kestim, ha kesiyorum: ha eştim, eşiyorum derken bıçaktır, bir kapak açmasın mı? Kapağı, açarken…

Padişahın Kızıyla Yörük Oğlu (Muğla Masalı)

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde memleketin birinde bir padişah varmış. Padişah bir gün memleket turuna çıkmış. Yolda giderken bir mezarlığa denk gelmiş. Mezarlıkta da bir adam varmış ve o çöpü kırar ona eklermiş, o çöpü kırar ötekine eklermiş. Bu padişahın dikkatini çekmiş. Padişah adama selam verirmiş, adam selamı almazmış. Tekrar selam verirmiş yine selamını almazmış. Üçüncü kez de selam vermiş ve adam dönüp bakıp: “ Aleykümselam.”demiş. Padişah: “Hayrola ya arkadaş. Nedir bu dalgınlığın, telaşın? Ne yapıyorsun sen? Neyle uğraşıyorsun sen?” demiş. Adam: “Ben çöp çatıyorum.”demiş. Padişah: “Benim kızı kime çattın?” diye sormuş. Adam: “Falan dağın…

Binbir Gece Masalları’ndan Bir Şahmaran Masalı

Beni ve bu siteyi takip eden birçok kişi Şahmaran ile ilgili çalışmalarımı ve onu bir araya getirmek için uğraştığımı bilirler. Şahmaran çok kültürün çok masalın içinde yer alan büyük bir masal külliyatıdır aslında. Ne zaman nerede anlatıldığını bilemediğimiz çok eski bir masal olan Şahmaran’ın yazılı örneklerine birçok farklı metinde rastlıyoruz. Bunların  başında da Binbir Gece Masalları geliyor. İşte bugün de size uzun uupp uzun bir Şahmaran Masalı getirdim efendim. Şimdiden söylemek isterim on yıl civarında zamanımı harcadığım Şahmaran’ın burada okuyacağınız bir nevi özetinin özetidir diyebiliriz. Eğer topladığım Şahmaran Masallarını dinlemek isterseniz sizi her ay istanbulimpro‘da gerçekleştirdiğim Muzip Masal Cini İle…

Altındağ’ın Padişahı (İstanbul Masalı)

Altındağ’ın Padişahı  Evvel zaman içinde zengin bir tüccar, bunun da biri erkek diğeri kız olmak üzere iki çocuğu varmış. Tüccarın bütün serveti denizde iki vapurda yüklü imiş. Bu vapurların bir an evvel memlekete gelmesini dört gözle bekliyormuş. Bir gün iki vapurun da denizde kaybolduğunu tüccara haber vermişler. Zavallının bütün serveti bu şekilde mahvolmuş, elinde yalnız bir küçük tarlası kalmış. Bir gün tarlasında kederli kederli dolaşıyormuş. Önüne çirkin cüce çıkmış. Buna: – Âdemoğlu neden bu kadar kederlisin, diye sormuş. Tüccar evvela bu cüceye cevap vermek istememiş. Fakat hatırını kıracağını düşünerek: – Bütün servetim mahvoldu, demiş. Şimdi bu küçük tarladan başka hiçbir…

Erkekten Doğan Çocuk (İstanbul Masalı)

Erkekten Doğan Çocuk (İstanbul Masalı) Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir karı koca varmış. Bunlar uzun müddet beraber yaşadıkları halde bir çocukları olsun dünyaya gelmemiş. Bir gün kadın, kocasından habersizce ebeye giderek çocuk doğurmak için bir ilaç yapmasını rica etmiş. Ebe, bir bal kabağını birtakım ilaçlarla karıştırdıktan sonra kadına vererek bundan öğle ve akşam yemeklerinde yemesini söylemiş. Kadın, bu ilacı alarak evine getirmiş, dolaba koymuş. Ertesi günü işinden dönen kocası, karısını evde bulamamış. Komşular, bir iş için çarşıya gittiğini söylemişler. Adam, yiyecek bir şey aramak maksadı ile dolaba yaklaşmış. Aksi gibi de o gün dolapta bir şey yokmuş. Gözüne…