İyilik ve Kötülük (Kazak Masalı)

Eski bir zamanda İyilik ve Kötülük adlı iki arkadaş varmış. İkisinin de yiyeceği, giyecek malı varmış; fakat Kötülük kendi yiyeceğini çıkarmaz, sadece İyiliğin yiyeceklerini yerlermiş. Böylece İyiliğin bütün yiyecekleri bitmiş. Kötülük şöyle demiş:

“İyiliğim yiyeceklerin bitmiş, ne yapacaksın?”.

İyilik şöyle cevap vermiş: “Kötülüğüm kendin bilirsin”.

Kötülük: “Kendim bilirsem atını keselim”.

İyiliğin atını kesip paylaşıp yemişler ve yiyecek yine bitmiş. Kötülük: “İyiliğim atın eti bitti, şimdi ne yapacaksın?” diye sormuş.

İyilik yine de “Kendiniz bilirsiniz” diye cevap vermiş.

O zaman kötülük şöyle sormuş: “Senin bir kulağını pişirip versem, yer misin?”.

“Yerim Kötülüğüm” diye cevap vermiş. Bir kulağını kesmiş, bir günlük yiyecek olmuş.

“İkinci kulağını da kesip vereyim” demiş.

İkinci kulağı ikinci günün yiyeceği olmuş. Bu da bittikten sonra İyiliğe

sormuş: “İyiliğim şimdi ne yapayım?”.

İyilik “Kendin bilirsin” demiş.

Kötülük “Kendim bilirsem bir gözünü çıkarıp pişireyim” demiş.

Böylece iyiliğin atı, kulakları ve gözleri bitmiş. Kötülük, İyiliğin malını onunla beraber yiyip bitirmiş. İyiliğin malı bitmesine rağmen Kötülük kendi malından vermemiş. Bir gün Kötülülük;

“İyiliğim atını kesip yedik. İki gözünü çıkarıp, iki kulağını kesip dört gün sana yemek verdim. Şimdi ne yapacaksın? Kulakların yok, seni bırakıp giderim” demiş.

İyilik ise, “Kötülüğüm bırakır gidersen beni sık ormanın içinde bırak” demiş. Kötülük, İyiliği sık ormanın ortasına götürüp bırakmış.

İyilik, ormanın içinde otururken kaplan, tilki ve kurt bir araya toplanmışlar. Kurt;

“Kaplanım sen bu ormandan çıkmıyorsun. Ne yapıyorsun ki burada?” diye sormuş.

Kaplan;

“Bu ormanda iki bayterek (çınar ağacı) var. Gözü olmayana göz, kulağı olmayana kulak verir. Ben onu koruyorum” demiş.

Kaplan kurda “Sen buradan hiç çıkmıyorsun. Ne yaptığını anlat bakalım” demiş.

Kurt;

“Bu yerde bin koyunu olan bir zengin var. Onun siyah bir köpeği var. Bu siyah köpeğin kemikleri ölen kişiye can verir. Ben onu almak için buradayım” demiş.

Kurt;

“Sen tilkim bu siyah obanın yanından hiç uzaklaşmıyorsun. Neler yapıyorsun bakalım?” diye sormuş.

“Bu siyah obanın içinde at başı kadar altın var. Onu alayım diye buradayım” demiş.

İyilik, üçünün sözünü dinleyip ormanın içini aramaya başlamış. Yürürken elleri çınara değmiş. Gözüyle dokunup gözü olmuş, kulaklarıyla dokunup kulağı yerine gelmiş. İyilik, ormandan çıkıp tilkinin söylediği obaya gelip oradaki altınları almış.

Altını alıp bin koyunu olan zengin adamın evine gelmiş.

“Bayım siyah köpeğini satar mısın? Sana at başı kadar altın vereceğim” demiş.

Zengin adam “At başı kadar altın vereceksen, al” demiş.

İyilik, siyah köpeği alıp dışarıya çıkmış ve onu yakmış. Yaktıktan sonra onun sadece kemikleri kalmış. İyilik kemikleri cebine koyup bir padişahın huzuruna gelmiş.

Padişahın karısı “Buralarda ne yapıyorsun?” diye sormuş.

İyilik “Oğlanı olmayana oğlan, kızı olmayana kız olayım diye geziyorum” demiş.

Padişahın karısı “Oğlanı olmayana oğlan olayım diyorsan oğlum ol, benim oğlum yok, padişah ise çok hasta” demiş.

İyilik “Oğlun olayım” demiş.

Oğlu olarak ata gitmiş. Akşam İyilik eve geldiğinde padişahın öldüğünü öğrenmiş. Padişahın karısı ağlıyormuş. İyilik yaklaşarak “Ağlama, dirilecek” demiş.

Getirdiği köpeğin kemiklerinden padişahın karısına bir parça vererek padişahın ağzına koymasını söylemiş. Padişahın karısı padişahın ağzına onu koyduktan sonra padişah

“Ne kadar derin uyumuşum” diyerek kalkmış.

Ertesi gün padişah bütün halkı toplamış. İyilik padişahın karısına “Eğer padişah halkı toplayıp bana iyilik yapan kişi var mı diye sorarsa benim hakkımda hiçbir şey söyleme” diyerek kendisi ata binip gitmiş.

Padişah halkı toplayıp “Bana iyilik yapan kişi var mı? diye sormuş. Halkı

“Kimse iyilik yapmadı” diye cevap vermiş. Halkı gitmiş. Padişah “Şimdi kim kaldı?” demiş. Padişahın karısı “Sen hastayken ben bir yiğidi oğul edindim. Yalnız o kaldı, şimdi atlarla uğraşıyor. Sen onu çağır” demiş.

Padişah İyiliği çağırtmış. Ona “Sen bana iyilik yaptın mı?” diye sormuş. İyilik

“Ben size fazla iyilik yapmadım. Karınıza beyaz bir ilaç verdim, onu sizin ağzınıza koymasını söyledim. O ilacı ağzınıza koyduktan sonra siz uyuyakalmışım diyerek kalktınız. Ben bundan başka iyilik yapmadım” demiş.

Padişah “Kadın, ilaç verdiği doğru mu?” diye sormuş.

Karısı “Evet, gerçekten verdi” demiş. Padişah altın tahtından inip onu İyiliğe vermiş. Ay gibi ağzı, güneş gibi gözleri olan bir kızı varmış. Padişah, onu İyiliğe yarı malıyla verip damat yapmış. İyilik  zenginleşmiş.

Günlerden bir gün İyilik atlarla uğraşırken dostu olan Kötülüğe rast gelmiş.

Kötülük “İyilik sen nasıl bir adam olmuşsun?” diye sormuş. İyilik bütün olanları ona anlatmış.

Kötülük “İyiliğim sen de beni kalın ormanda bırak, ben de senin gibi adam olayım” demiş. İyilik “Ben senin iki gözünü çıkarıp iki kulağını kesip ormanda bırakayım. Sen de adam olursun” demiş.

İyilik Kötülüğü ormana götürüp onu orada bırakmış. Bütün varlığından ayrılan kaplan, kurt ve tilki sinirlenip orman içerisini gezerken Kötülüğü görüp yemişler.

“İyiliğe iyilik, kötülüğe kötülük” sözü buradan çıkmıştır.


Kazak Masalları Üzerine Bir İnceleme

Yüksek Lisans Tezi

ALFİYA ZHAMAKİNA

Danışman: Prof Dr. Metin Ekici

İzmir

2009

 

Muzip Masal Cini

Masallar üzerine ve masallara dair her şeyi heybesine doldurmuş bir masalcıdır Muzip Masal Cini. Bu bakımdan kendi masallarını ve Ribelyus adlı masal evreninde yaşananları naklederken başka hikayelere de misafir olur. Uzun lafın kısası masalların anlatılmayıp unutulmaya yüz tuttuğu bu yüzyılda yeniden masal anlatabilmek adına beyhude mücadeleye girmiş bir hayal kahramanıdır. Aynı zamanda anlatıla anlatıla günümüze kadar yolculuğuna devam eden masalların toplanması, derlenmesi ve arşivlenmesi gibi çalışmaları kendine görev addetmiştir. Muzip Masal Cini hem masal yazmak hem de unutulmaya yüz tutmuş masalları kayıt altına alıp arşivlemek üzerine hayat bulmuş bir hayali kahramanın gerçek dünya ile masalsı mücadelesidir.

Henüz Yorum Yapılmamış

Yorum Yapın

Eposta adresiniz yayınlanmayacak.