Bacı Bacı Can Bacı Bir varmış, bir yokmuş… Bir adamın bir kızıyla bir oğlu varmış. Bunların anneleri ölmüş. Babaları evlenmiş. Üvey ana çocukları kıskanır, onla türlü eziyetler edermiş. “Bu çocuklardan bıktım. Bunları…

Bacı Bacı Can Bacı Bir varmış, bir yokmuş… Bir adamın bir kızıyla bir oğlu varmış. Bunların anneleri ölmüş. Babaları evlenmiş. Üvey ana çocukları kıskanır, onla türlü eziyetler edermiş. “Bu çocuklardan bıktım. Bunları…
Sevgili dostum ve masalların yolunda omuz omuza yürüdüğüm güzel insanın doktora tezi olarak kaleme aldığı ‘Bir Var İdi, Bir Yok İdi! Tebriz Türk Masalları Üzerine Bir İnceleme’ Selenge Yayınları etiketiyle raflardaki yerini…
Teknolojinin yaşantımıza yeni getirisi olan sesli kitaplar uzunca bir süredir hayatımızda yer alıyor. Okumaktan keyif aldığımız kitapları sesli kitap olarak dinlemenin güzel farklı tatları da olmuyor değil. Özellikle zaman yokluğundan yakınanlardan tutun…
Gözüpek Küçük Terzi-Grimm Masalları (Alman Masalı) Bir yaz sabahı küçük bir terzi pencere önündeki sedirine oturmuştu. İyi bir ustaydı. Tüm çabasıyla dikiş dikiyordu. Bu sırada caddenin üst başından bir köylü geldi: –…
KORKU ARAYAN ADAM Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir adam varmış. Bu adam korku nedir bilmezmiş, hiçbir şeyden korkmazmış. Bu adamı korkutmak için çok uğraşırlar, ama adamın kulağının arkası bile terlemez.…
“Bizim zihinlerimizin anlatmaya, anlatışa gereksinimi vardır. Tutunmak için. Geçmiş artık geride kaldı, gelecekte ise sımsıkı yakalayabileceğin hiçbir şey yok. Gelecek henüz koca bir hiçlik. Orada nasıl yaşanabilir ki? İşte bundan dolayı, sahip…
Arşivden Şahmaran Hikâyeleri çıkarıp sizlerle paylaşma fikri güzel geldi. Bu fikir aslında Hermes Sahaf‘ın sitesinde başlattığı Osmanlı Türkçesi kitaplarından olan Ferahnaz Sultan’ın Maceraları’na yer veren ‘Binbir Gün(düz) Masalları’nı görünce aklıma geldi. Okumak…
ÜÇ ELMA Ne tarlamız vardı ne darımız ne kovanımız vardı ne arımız. Kim demiş ki bal demekle ağız bal olmaz diye, böyle çingenece fal olmaz diye. Bir gün bir arı gelip kondu…
Irıstu Sümer dağının güneş değen tarafında, süt gölünün kıyısında bir oğulcuk yaşıyormuş. Onun boyu kısacıkmış, otların içine girdiğinde oğulcuğun tepesi görünmezmiş. İki sincabın derisinden yapılan güzel bir börk, karacanın tek ayağının derisinden…