Written by 14:05 Gürcü Masalları

Amiran (ამირანი)-Gürcü Masalı

Amiran (ამირანი)

 

Bir varmış bir yokmuş. Tanrıdan daha güzel ne olabilirdi ki! Sulukmakhi adında bir avcı varmış. Avcının Bedri ve Yusuf adında iki oğlu varmış. Sulukmakhi ömrü boyunca avcılık yapmış ve ünlü bir avcı olmuş. Bir gün avlanmaya gittiğinde karanlık çökmüş ve kayalıklardaki mağaralardan birine sığınmış.

Tanrıça Dali de orada yaşıyormuş. Gece yarısı olunca yukarıdan kadının çığlığı duyulmuş. Sulukmakhi fırlamış ve kayanın etrafında koşmaya başlamış. Ama çıkış yolu bulamamış. Sabahleyin Sulukmakhi köye gitmiş. Taşkırana birkaç tane kıracak aleti yaptırmış. Çekici de yanına almış ve geri dönmüş. Parçaları kayalara tutturarak basamak oluşturmuş ve yukarıya çıkmış. Oradaki yatalak kadını görmüş.

Neden çığlık atıyorsun? Derdin ne senin? diye sormuş kadına.

Ben ünlü tanrıça Dali’yim, demiş kadın.

Bir gece uyurken Tsamtsumi adında bir avcı yanıma yaklaşmış ve benim altın örgülerimi kesmişti. Uyanmıştım ama direnemedim ve kurtulamadım. Şimdi ise ölüm zamanım yaklaşıyor, bıçağımı al karnımın ortasını kes içindeki canlı olan bebeğimi çıkar. Günah! Canlı canlı mezara koyulmaz. Karnımda doğuma kadar kalsaydı büyük bir kahraman olacaktı. Bebeği al, eğer erkek olursa ona Amiran adını ver. Kız olursa hak senindir. Bebeğimi çölde dişi dananın postunda üç gün, üç gece beklet, kurak bir yerde de bir gün bir gece tosun postunda beklet sonra büyüyecek, demiş tanrıça Dali. Sulukmakhi hemen kadının karnını kesmiş ve ay parçası gibi bir oğlan çıkarmış. Kadın da ruhunu teslim etmiş. Sulukmakhi çocuğa Amiran1 adını vermiş. Eve götürmüş, üç gün üç gece bir düvenin postunda, bir gün bir gece öküz postunda bekletmiş ve çocuklarıyla birlikte büyümeye başlamış. Anneleri ve çocuklar küçük

Amiran çok seviyorlarmış.

Sulukmakhi: – Ben fakir bir adamım, çocuklarımdan birini zengin bir adama vaftiz ettirmeliyim, diye düşünmüş. Vaftiz sırasında yüce tanrı aşağıya inmiş ve Sulukmakhi ‟ye şunları söylemiş:

Ben vaftiz edeceğim.

Hatırını kıramayıp, vaftiz etmesine izin vermiş, Sulukmakhi.

Yüce tanrı vaftiz edilene: coşkulu Kura nehrinin çevikliği, kurdun dizi ve açılmış pulluğun gücü olsun, demiş. Amiran gerçekten de böyle kuvvetli olmuş. Sulukmakhi ölmeden önce çocuklarına şunları söylemiş;

 Ben öldükten sonra develer sizinle savaşmaya başlayacaklar. Buradan gidin ve falan filan yerde yaşayın demiş. Yakın zamanda Sulukmakhi ölmüş ve çocukları yetim kalmış.

 

Bedri, Yusuf ve Amiran,

Yetim kalakaldılar.

Devlerden korkanlar

Başka yere gitmişler.

 

Amiran büyüyünce kardeşlerine: gidelim, çocuklar, bir şeyler kazanalım yoksa açlıktan öleceğiz, demiş. Kardeşleri kabul etmişler. Üçkardeş yola koyulmuşlar,

 

Bedri, Yusuf ve Amiran.

Dokuz dağı aşmışlar,

Onuncu Alget dağıymış.

Orada bir de kule varmış,

Duvarları kristal taş gibiymiş,

Dokuz gün ve gece etrafını dolaşmışlar,

Ama kapısını bulamamışlar.

Amiran onu tekmelemiş,

Oradan kapı çıkıvermiş.

Kapının arkasında ölü bir adam varmış,

Zavallı ve biçareymiş.

Parmaklarının arasında bir mektup varmış,

Kâğıtların üzerinde;

Kim beni ucube devden kurtarırsa,

Benim tulpar2 atım helal olsun,

Kim beni devden kurtarırsa,

Benim kulem helal olsun,

Devden kim kurtarırsa,

Eşim, altınlar da helal olsun.

Bana kimliğimi sorarsanız,

Yusuf‟un yeğeniyim.

 

Amiran kardeşlerine:

Gidelim, o kocaman devi öldürelim ve bu kadar servet bizim olsun, demiş.

Hayır, bunu duyanlar ölüyü soymuşlar der, demiş Yusuf.

Amiran ve kardeşleri, tekrar yola koyulmuşlar. Yolda kocaman bir devle karşılaşmışlar.

Nereye gidiyorsun? diye sormuşlar kardeşler.

Bir avcı ölmüştü, adı Tsamtsumi, onu yiyeceğim.

İnsan etini kim yedirir sana? Usulca geri dön ve git, demiş Amiran.

 

Amiran, devle atışmış,

Tarla gür gür gürlemiş,

Amiran devi düşürmüş.

Kükremeye başlatmış,

Düşürmüş ve omzu kırmış.

Yer, taşlarla doluymuş.

Bekle! Amiran beni öldürme!

Sana saçlı başlı kadının yolunu öğreteceğim.

Suyun ötesinde bir kadın var,

Onun adı, Kamar „dır.

Git, onun için mücadele et!

Eğer, savaşabilirsen

Yanına haberciyi vereceğim, Kamar’ın yolunu öğretecek, demiş.

 

Dev on başlıymış, Amiran dokuz başını kesmiş. En azından başımın birini affet, demiş dev. Hayır, bunu da kesmeliyim, demiş Amiran. Eğer kesersen başımdan üç tane solucan çıkacak ve onları bırak barı. Amiran onuncu kafasını da kesmiş ve solucanları serbest bırakmış.

Yusuf:

 –bari bunları da öldür, bir vebadan kurtulduk, başka bir belaya bulaşmayalım, demiş.

Ama Amiran onu dinlememiş.

Solucanlar ejderhaya dönüşmüşler, kardeşler yolda bu ejderhalarla karşılaşmışlar. Yusuf:

-Amiran git, savaş, demiş. Amiran birincisini öldürmüş, ikincisini de öldürüp üzerine koymuş, üçüncüsü ise Amiran’ı yutmuş. Yusuf kızmış, atmış okunu ve kuyruğundan birkaç metrelik yeri koparmış. Ejderha ise hazmetmeye gitmiş. Ağacın etrafına dolanmış ama sonu ağzına kadar

gelmemiş. Ejderha, annesine karnının sancılandığını söylemiş.

Darecanın oğlunu mu yuttun? Eğer, onu yuttuysan hazmedemezsin, demiş

annesi.

Amiran cebinden bir bıçak çıkarmış, ejderhanın karnını yarmış ve dışarı çıkmış. Ejderhayı öldürmüş, annesini de onun üzerine koymuş. Bu arada Bedri ve Yusuf gelmişler. Mola verip biraz yemek yedikten sonra Kamarı aramaya gitmişler. Kocaman devin verdiği haberci, yolunu karıştırıyormuş. Yusuf bunu fark etmiş ve kavşaktayken bir meşenin kütüğüne ok atmış. Üçüncü gün, aynı yoldan geçmişler ve oku gören Yusuf Amirana:

-Görmüyor musun, Amiran? Zafer işareti yok, dün bir ok atmıştım, işte üçüncü kez oku attığım yere geldik, demiş.

Amiran da habercinin başını kesmiş. Yolda bir kaleye varmışlar. İçeriden ses geldiğini duymuşlar.

Amiran: – ev sahibi, çık dışarı! diye seslenmiş.

Meğerse bu kulede devler yaşıyormuş.

Devler, kız kardeşine – hadi, git bak kimlermiş. Eğer, Darecanın oğullarıysa onlara karşı dikkatli olmalıyız, diye tembihlemişler. Amiranın elek gibi gözleri var, ön dişleri ise altından, demişler. Kadın dışarı çıkmış. Amiran‟ın dişlerinin altın olup olmadığını anlayabilmek için, ona gülümsemiş.

Amiran da şunları söylemiş:

Neden gülüyorsun, Dev kadın?

Ne diye beyaz dişlerini parlatıyorsun?

Önümde gidip geliyorsun,

Yoksa dudağımıdişimi mi yokluyorsun?

Nihayet kadın, altın dişini görmüş. Eve koşmuş ve bunu devlere söylemiş. Amiran da peşinden gitmiş ve devlerle savaşmaya başlamış. Evdeki devleri öldürmüş, ama kapıların hepsi kilitliymiş. Bir anda kan girdabı oluşmuş, Amiran neredeyse boğuluyormuş, devlerden birini yakalamış ve kapıya fırlatmış. Tahta kapı kırılmış ve kan girdabı dağılmış, Amiran da kurtulmuş. Tekrar yola koyulmuşlar ve büyük bir nehre varmışlar. Amiran Yusuf‟a; beyaz atını versene, demiş.(Yusuf‟un çok güzel bir beyaz atı varmış.)

Yusuf beyaz atını vermek istememiş, senin Kamar‟ını aramaktan yorulduk,

demiş. Ama yine de vermiş.

Amiran ata binmiş ve sudan geçmiş. Kamar kuledeymiş. Amiran yanına gitmiş ve

– seninle evleneceğim, demiş. Kamar filler hükümdarının kızıymış. Babasının bacakları insan bacakları gibiymiş, ama vücudu fil gibiymiş. Bu arada Kamer bulaşıkları yıkıyormuş. Amiran bunları yerine koy ama sakın bir şey kırma, kırarsan eğer, babama haber uçururlar, demiş. Amiran tabaklardan bir tanesini üç defa yere düşürmüş, sinirlenmiş eline alıp yere fırlatmış ve kırmış. Tabak parçalarını tamı tamına krala söyleyip Kamar kızının götürüldüğünün müjdesini vermişler: Amiran Kamar kızı götürmüş. Kamar yanına bir parça tuz, tarak ve bir de ayna almış. Fillerin hükümdarı ordusunu toplayıp peşlerine düşmüş. Amiran nehirden geçerken çok büyük bir fırtına kopmuş. Kamar;

işte, babam geliyor, demiş. Kalkmış ve tarağını fırlatmış. Arkalarında uçsuz bucaksız bir orman belirmiş. Fillerin hükümdarı, ormanı aşmış. Amirangil tekrar fırtınaya yakalanmış. Kamar şimdi de tuz parçasını düşürmüş, arkalarında sarp bir kayalık sırtı ortaya çıkmış. Fillerin hükümdarı ordusuyla bunun da üstesinden gelmişler. Amiran yine fırtınada kalmış, Kamara bu sefer de aynasını fırlatmış, arkalarında kocaman bir deniz belirmiş. Fil  hükümdarının ordusu denize girmiş ve birçoğu denizden çıkmayı başarmış. Amirangil, kuleye varmışlar. Fillerin hükümdarının ordusu ise az gitmişler, uz gitmişler ve Amiran’ın kulesine varmışlar. Amiran;

haydi, Yusuf savaşmalısın, demiş.

Yusuf ise Amirana;

benim kılıcım parlayana dek sakın dışarıya çıkmayın, demiş. Çok savaşmış, artık kılıcının parlamadığını görmüşler. Şimdi de Bedri dışarı çıkmış. olmadığını da görünce Amira’ı uyandırmış. Amiran inmiş ve orduyla savaşmaya başlamış. Fillerin hükümdarının bir çarkı varmış, kendisi o çarkı her çevirdiğinde ordusu çoğalıyormuş. Amiran çok savaşmış ve çarka yaklaşmış, kılıcını çarka bastırıp çarkı kırmış, ordunun çoğalması azalmış ve sonra tamamen durmuş. Şimdi fillerin hükümdarıyla Amiran karşı karşıya gelmişler. Hükümdarın gövdesi filmiş. Amiran kılıcını bedenine vurmuş ama hiçbir şey yapamamış. Bunu gören Kamar kuleden seslenmiş:

Amiran,

Savaşta eşin emsalin yoktur,

Savaşmayı çok iyi biliyorsun,

Ama hile yapmayı bilmiyorsun.

Neden hep file saplıyorsun?

Aşağı tarafa da vursana.

Bunu duyan Amiran kılıcını aşağıya vurup kesmiş. O sırada fillerin

hükümdarı da;

Kamara bak sen, kötü Kamara,

Babasından ziyade bu kimi seçti?

Vah, yazıklar olsun!

Elime bir geçirsem seni boğazını keserim, diye seslenmiş. Amiran fillerin hükümdarını parçalamış ve kuleye çıkmış. Kamar, git kardeşlerini bul, diye seslenmiş. Amiran gitmiş öldürülen orduyu aramış ve ölmüş olan Bedriyle Yusuf‟u bulmuş. Onları bir araya getirmiş, ben de kendimi öldüreceğim, diye haykırmış. Kılıcını kâh kafasına, kâh başka yerlerine saplamış ama ölmemiş. O sırada ortaya bir şeytan çıkmış ve ;

gerçekten ölmek istiyorsan, kılıcınla serçe parmağından kan akıt, o zaman ölürsün, demiş. Amiran parmağını kesmiş, kanı akmış ve ruhu çekilmiş. Kamar bunu kuleden görmüş, koşmuş, ağlamaya başlamış ve ortalıkta bir vaveyla kopmuş. Bu arada bir fare deliğinden çıkmış ve ölülerin kanını emmeye başlamış. Kamer kırbacıyla vurmuş ve fareyi öldürmüş. Delikten diğer fare çıkmış veHey, kötü kadın! Bütün ülkeyi öldürttün. Kocan ve kayınbiraderlerin de ölmüş. Sana yazıklar olsun! Yoksa ben faremi hemen canlandıracağım, demiş Üç yapraklı yonca otunu kesmiş, fareye sürmüş ve canlandırmış. Kamer bunu görmüş, aynı otlardan kesmiş ölen kocasına ve kayın kardeşlerine sürmüş ve onu canlandırmış. Birlikte kuleye gitmişler. Bundan sonra Amiran çok sayıda kahramanlıklar yapmış. Birçok dev ve kötü ruh öldürmüş. Bu dünya da onu yenebilecek hiç kimse yokmuş. Bir gün Amiran yolda ünlü kahraman Amber‟in kız kardeşi ile karşılaşmış. Öküz arabasıyla ölen kardeşinin cenazesini götürüyormuş.

Amberin tek ayağı öküz arabasından çıkmış ve pulluk gibi toprağı

sürüyormuş. Kız

-Amiran, bacağını kaldır ve arabaya koy diye bağırmış.

Amiran uğraşmış, ama kaldıramamış. Kız kardeşi Amber’in ayağını kaldırmış

ve öküz arabasına koymuş. Sonra Amirana;

Tanrı biliyor, Amiran.

Sen Amber gibi değilsin,

Canlıyken tabi ki senden daha güçlüydü.

Hâlbuki ölüsüyle bile kıyaslanamazsın.

Amiran’ı yeryüzünde yenecek kimse yokmuş. Devlerin hepsini kesmiş ve dünyada onların kökünü kurutmuş. Bir gün Amiran Elburus dağına gidiyormuş, yolda kendi vaftiz babası4 Tanrıyla karşılaşmış. Vaftiz babam, bu kadar güç neme lazımdı? Dünyada beni yenecek kimse kalmadı. Gel şimdi sen ve ben güreşelim, demiş.

Yüce tanrı yaşlıydı ve elinde bir sopası varmış. Hadi! Ben bu sopayı toprağa saplayacağım şayet çıkartabilirsen kazanmış olursun demiş. Sopayı saplamış, Amiran çekmiş ve çıkarmış. İkinci kez saplamış, Amiran ikinci kez de çıkarmış.

E ne diye oynatıyorsun beni? O zaman tanrı sopaya dua okumuş ve toprağa saplamış.

Sopa toprağa kök salmış. Amiran çekmiş ama çıkaramamış. Tanrı bu sopaya zincir dolamış ve Amiran’ı zincire vurmuş. Her gün bir ekmek ve bir bardak su veriyormuş. Yanına bekçi olarak da bir köpek bırakmış.

Yıldan yıla köpek zinciri yalıyormuş. Amiran‟ın elinde de demirci çekici varmış. Büyük perşembe günü kuyruğunu sallayan bir kuş gelip zincirin üzerine konuyormuş. Amiran elindeki çekiçle vurup kuşu uçuruyormuş. Ama sopa tekrar yere saplanıyormuş. Köpek zinciri yalıyormuş tam koparmak üzereyken büyük Perşembe günü demirciler çekiçlerini ocağa vurup zinciri tekrar eski haline getiriyorlarmış.

O günden beri Amiran Elburus dağında zincirli kalmış. Eğer zincirlerden kurtulabilirse yeryüzünü yağmalar ve ilk önce demircileri yok edermiş.


Düzce  Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü

Kafkas Kültürleri ve Dilleri Ana Bilim Dalı

Gürcü Dili ve Edebiyatı Yüksek Lisans Programı

GÜRCÜ-TÜRK MASALLARININ KARŞILATIRMALI İNCELEMESİ VE

GÜRCÜ HALK MASALLARININ TÜRKÇE ÇEVİRİSİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Gizem TANRIVERDİ

DanıĢman: Doç. Dr. Nanuli KATCHARAVA

DÜZCE-2021

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close