fbpx

Japon Masalları

İşçi Tokubei’nin Maceraları (Japon Masalı)

İŞÇİ TOKUBEİ’NİN MACERALARI (Japon Masalı) Bir varmış bir yokmuş, çok zengin bir tüccar varmış. O kadar zenginmiş ki krallığın en güçlü prensleri bile ondan borç alırlarmış. Tüm şehrin en büyük evi olan evinde en bulunmaz, en harika eşyaları saklarmış; sandıklar dolusu ağır ipekliler, dokunulduğunda parmaklar arasında ancak hissedilen ince kumaşlar, sayılamayacak kadar çok altın paralar… Tüccarın evinde yok yokmuş. Sofrasını en seçme yemekler şereflendirirmiş. Çay yapmak için, yarım günlük bir yoldan, temiz ve iyi bir pınardan her gün su getirtirmiş. Aynı zamanda iyi yürekli, neşeli ve mutlu bir adammış. İşleri günden güne iyi gidiyormuş, öyle ki dünyada ondan daha mutlu…

Maymunların Budası (Japon Masalı)

Maymunların Budası (Japon Masalı) Bir zamanlar bir büyükbaba ile bir büyükanne varmış. Kuşlar olmasaymış, yaşamlarından memnun yaşayabilirlermiş. Büyükbaba küçük tarlasında sevgiyle çalışıp bütün ayrık otlarını özenle temizlese de doymak bilmeyen kuşlar gelip bütün filizleri yermiş. Büyükbaba hiçbir zaman umduğu ürünü alamazmış. Geceleri bile yatağında bir o yana, bir bu yana döner dururmuş. Düşünde dev gibi kuşların tarlasına üşüştüğünü, bütün ekinleri son tanesine kadar yediklerini görürmüş. Sabah terden sırılsıklam ve yorgun uyanırmış. “Böyle sürdüremeyiz. Bana yiyecek bir şeyler hazırla. Sende vardır, renkli birkaç çaput bul. Korkuluk gibi giyineceğim. Bakalım, kuşları korkutabilecek miyim!” demiş büyükbaba yine uykusuz geçen bir geceden sonra. Büyükanne…

Bay Hansaemon Sinek Yutunca Neler Neler Olmuş (Japon Masalı)

Bay Hansaemon Sinek Yutunca Neler Neler Olmuş (Japon Masalı)   Bir zamanlar, Nagoya şehrinde Hansaemon adında zengin bir kumaş tüccarı yaşarmış. Bir kadeh sakiyi her şeyin üstünde severmiş. Şarabı o kadar severmiş ki sıradan porselen bir bardak ona yetmezmiş. Böylece bir küp dolusu sakiyi alacak büyüklükte lake bir maşrapa yaptırmış kendisine. Bir gün, çoğu zaman olduğu gibi güzel bir öğle yemeğinden sonra Bay Hansaemon gözde maşrapasına saki doldurtmuş, maşrapayı iki eliyle kavramış, gözlerini kapamış ve lıkır lıkır içmiş. O sırada, meraklı bir sinek çevresinde uçuşuyormuş. Uşaklar sineği kovalamak isteyince doğruca maşrapaya düşmüş. Uşaklar uyarıncaya kadar Bay Hansaemon son yudumda sineği…

Dişi Kedi İle Keşiş (Japon Masalı)

Dişi Kedi İle Keşiş (Japon Masalı) Bir zamanlar, ilkbahardan kışa kadar diyar diyar dolaşan gezginci bir keşiş varmış. Ormanlarda şifalı otlar toplar, cenazelerde dualar okur, büyük bir başarıyla büyü yapıp hastalan iyileştirirmiş. İyileşen hastalar yanlarında kalmasını önerince konukseverliklerinden uzun süre yararlanmak istemezmiş. Birkaç gün sonra, gideceği tutar, piliyi pırtıyı toplayarak yollara düşermiş. Tabii böyle yaşamak kışın çok zormuş. Ama keşiş kötü mevsimi geçirecek bir manastır bulurmuş her zaman. Güneş ısıtmaya başlayınca kara giysisi, ayaklarında yırtık sandaletleri ve sırtında eski çantasıyla diyar diyar dolaşmaya çıkarmış. Bir yerde uzun süre kalmadığı için insanlar kolayca unuturlarmış onu. Gerçekten onu kimse tanımazmış. İleri bir…

İyilik Bilir Ağaç (Japon Masalı)

İyilik bilir ağaç (Japon masalı) Bir zamanlar, bir balıkçı köyünde yoksul dul bir kadın tek kızıyla birlikte yaşarmış. Köye birkaç yıl önce gelmişler. Dulun şehirde ticaretle uğraşan kocası sağken aile bolluk içinde, mutlu yaşarmış. Bir gün tüccar hastalanmış ve kısa bir zaman sonra, büyük bir törenle toprağa verilmiş. Dul kadın kızıyla yalnız kalmış. Belki işten anlamadığından, belki şansı iyi gitmediği için, müşteriler gittikçe azalmış. Ama borçları gittikçe artmış. Sonunda dul kadının elinde kalanları satıp borçlarını ödemekten ve şehri terketmekten başka çaresi kalmamış. Köyde basit bir yaşamları varmış. Kadın kendisini büyük bir sevgiyle kızının eğitimine adamış. Kızı büyüdükçe ona verdiği sevginin,…

Yamamba – Japon Halk Masalı

Yamamba – Japon Halk Masalı Yıllar önce bir sığır çobanı vardı. Bir gün bu sığır çobanı, balık satmak için dağların arasındaki çok uzak bir köye git­meyi plânladı. İneğinin sırtına birkaç kurutulmuş morina balığı bağladı ve uzun bir seyahate çıktığından şarkı söyleyerek yola düştü. Delikanlı, yürürken aniden birisinin “Hey!.. Hey!” diye bağırdığını işittiğinde ince bir tabaka hâlindeki kar taneleri fırıl fırıl dönmeye başladı. Bu ıssız dağlarda kendisine kimin seslenmekte olduğunu merak ediyordu ve sesin geldiği tarafa baktı. Gördüğü şey onu şaşkına çevirdi: Korkunç bir dev, kendisine doğru geli­yordu ve ona sesleniyordu. Kulaklarına kadar açılmış geniş bir ağzı, uzun gümüşsü dikenli tel…