Küçük Kar Tanesinin Yolculuğu
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde uzak çok uzak bir diyarda…Zamanın birinde yerin herhangi bir toprağından çok yükseklerde doğa annesinin kar gününde, minik bir kar tanesi hüzünle süzüldü gökyüzünden. O yaşlı kar tanesi “şehirlerde uzun yaşamaz” demişti genç kar taneleri için. “Düştüğünde yere beton bir kaldırımda hemen eriyiverirsin ezile basıla çamura dönersin.” Diye eklemeyi de ihmal etmemişti. Sonra silkindi “neden” dedi. “Neden soruyorum uzunluğunu yaşanacak ve mutlu olunacak kadar bir hayatım varken.” Sonra usulca sürüklenmeye başladı, hava da tam istediği gibi soğuktu.
Yerde ne olduğu değil nereye düştüğü önemliydi. Konduğu yerde serindir belki. Hem öyle olmasa ne olurdu ki. Şimdi süzülüyorum ve indiğimde yere, keyifli bir yolcuğun hazzından yorgun olacağım.Oysa mutlu mutlu süzülürken gökyüzünde düşeceği yer kış vadisinin serin kar toprakları olacaktı. Bu diyarda herkes havuç burunlu kardan adamlar yapardı.
Genç ve minik kar tanesi süzüldü ve usulca kondu büyük kardeşlerinin üzerine. Birisi kulağına “hoş geldin” dedi. Gülümseyerek. Birisi “çok şanslısın.” Bir diğeri ise “gelenlere yer aç ve korkma çok güzel bir kardan adam olacağız” dedi. Her şeyin arasında olanlara şaşırmaya fırsat bulamadan üstüne bir kaç minik kardeşi iniverdi.
Sonra sevimli bir çocuk eli iki avucunun arasında sıkıştırıp top yaptı. Küçük kartopunun içi karanlıktı biraz da dardı tamam ama istediği gibi soğuktu. Yüz bin milyarca kardeşi ile bir kardan adam oluyordu. Gülümsedi yorgunluğun üzerine mutluluk örtüyordu. Minik kar tanesi erimeyi öğrendi diyebiliriz ilk işi daha çok eriyip buhar olmaktı. Sonra ardından yeniden donup yeniden kar tanesi olacaktı. İlkbaharı bekledi yazı dinledi kar olmadan yağmur olup yeniden yağdı yeniden buhar oldu o kara kadar beklemese de doğa annesi göksel bir kaydıraktan kaydırıyordu. Çok güzel bir yaşamı oldu.
Sürçü lisan ettikse affola…
Muzip Masal Cini