Lizbon ve Durham Üniverstelerindeki Bir Araştırmada Bronz Çağına Kadar Uzanan Dünyanın En Eski Masalı Bulundu!

Lizbon ve Durham üniversitelerinin ortaklaşa gerçekleştirdiği bir araştırma, bazı masalların Bronz Çağı’na kadar dayanan bir geçmişi olduğunu ortaya çıkardı.

Küçüklüğünüzde dinlediğiniz ya da şimdi bile keyifle okuduğunuz masalların ne zamandan beri anlatılıyor olabileceği konusunu hiç düşünmüş müydünüz? Lizbon Üniversitesi araştırmacılarından sosyal bilimler uzmanı ve toplum bilimci Sara Graça da Silva ile Durham Üniversitesi araştırmacısı antropolog  Jamshid Tehrani masalların kökenine inerken kullandıkları yenilikçi bir yöntem sayesinde bazı masalların insanlık tarihinde bilinenden çok daha eskiye dayanıyor olabileceğini ortaya çıkardılar.

Masalların kökenine ve tarihçelerine dair yaptıkları araştırmalarında, biyologların türleri incelemede kullandıklarına benzeyen bir filogenetik ağaç hazırlayan ikili, Demirci ve Şeytan (The Smith and the Devil) adlı masalın Bronz Çağı’na kadar dayanan bir geçmişi olduğunu keşfetti.

İlk başta hepsi de “sihir” temasını temel alan 275 masallık bir liste hazırlayan araştırmacılar, en sonunda Hint-Avrupa dil ailesinden geldiklerini tespit ettikleri 76 masal için gelişmiş bir filogenetik ağaç şeması çizdiler.

Araştırmalar sırasında ortaya çıkan sonuçlar Hint-Avrupa dil ailesinde doğmuş bu masallardan bazılarının zaman içerisinde yok olduğunu, Jack ve Fasulye Sırığı gibi bazı masalların kökeninin ise daha eski anlatılara dayandığını gösteriyor. Hint-Avrupa dil ailesindeki Doğu ve Batı dillerinin birbirlerinden ayrı olduğu noktaya yani 5.000 yılönceye geri dönen iki araştırmacı masallardan bazılarının köklerini İncil’den ya da Antik Yunan’dan aldığı, bazılarının da daha bile eskiye dayandığı sonucuna varmışlar.

Bu 76 masalın incelemesini yapan Silva ve Tahrani, geçmişten gelme bazı masalları, tarihin akışı sırasındaki gelişimlerini görmek amacıyla yeniden oluşturdular. Pek çok halkbilimci, aşağıdaki listede ATU 425C olarak numaralandırılan Güzel ve Çirkin ile ATU 500 numaralı Değirmencinin Kızı ile Cüce (ki biz bu masalı modern ismi Rumpelstiltskin ile tanıyoruz) masallarının ortaya çıkış tarihinin yedinci ya da sekizinci yüzyılı olduğunu düşünse de, yeni bulgular 2.500-6.000 yıl önce ortaya çıkıp ağızdan ağza aktarıldığını ortaya koyuyor.

Şemada kalın harflerle yazılmış masallar, en az yüzde yetmiş oranında yeniden oluşturulanları temsil ediyor. Bu durumda Demirci ve Şeytan’ın Bronz Çağı’ndan, yani 6.000 yıl öncesinden günümüze ulaşmayı başarabilmiş en eski masal olduğu ortaya çıkıyor.

Masalın konusu ise oldukça basit. Şeytan’la, Tanrı’yla ya da başka türdeki mistik bir varlıkla her maddeyi lehimliyebilmek ve birbiriyle birleştirebilmek için bir anlaşma yapan demirci karakteri, kurnazlığını kullanarak anlaşma yaptığı varlığı bir ağaca lehimler. Böylece anlaşmayı kendisine düşen yükümlülüğü yerine getirmeden feshetmiş olur. Kültürden kültüre farklı biçimlerde karşımıza çıkan bu masal Grimm Kardeşler tarafından yazıya dökülerek, “Çocuk ve Yuva Masalları” adlı esere dahil edilmiştir.

Araştırmacılardan Dr. Tehrani BBC Radio 4’s Today programına verdiği röportajda projeden şu şekilde bahsediyor:

“Bu hikayelerin yazıya dökülmeden bu kadar uzun süre aktarılabilmesini oldukça dikkat çekici bulduk. Masallardan bazıları Fransızca, İngilizce ve İtalyanca ortaya çıkmadan çok önce bile varlardı. Muhtemelen de artık var olmayan bir Hint-Avrupa dilinde anlatılıyorlardı. (…) Bu masallardan bazıları en erken edebi kayıtlardan ve tabi ki Grekoromen mitolojiden –hikayelerden bazıları Latin ve Yunan anlatılarında da karşımıza çıkıyor-  bile eskiye dayanıyor.”

Ayrıca kullandıkları yenilikçi yönteme de değinen Dr. Tehrani, filogenetik metodun onlara sağladığı kolaylıkları anlatıyor.

“Filogenetik Karşılaştırma Metodu denilen ve evrimsel biyolojiden ödünç aldığımız bir yöntem kullandık. Bu yöntem size fiziksel kanıtın yokluğunda geçmişi yeniden inşa edebilme olanağı veriyor.

Sözlü miras mekanizmasıyla korunan bilgileri kullanarak öykü anlatıcılığı geçmişimize dair önemli bulgulara ulaştık. Bu açıdan bu masallar kendi tarihlerini kendileri yazıyorlar da diyebiliriz. Farklı kültürlerde karşımıza çıkan halk hikayelerini karşılaştırarak ve bu kültürlerin tarihteki ilişkilerini göz önünde bulundurarak bu masalların ortak atalar tarafından anlatılmış olduğu sonucuna varabiliriz.”

Bu oldukça heyecan verici keşif hakkında daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak istiyorsanız iki raştırmacının kaleme aldığı ve Royal Society Open Science‘da yayınlanmış makalenin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Türkçe haber Beyza Taşdelen tarafından KayıpRıhtım’da yayınlanmıştır.

Kaynak: https://kayiprihtim.com/dosya/dunyanin-en-eski-masali-ortaya-cikti/

Muzip Masal Cini

Masallar üzerine ve masallara dair her şeyi heybesine doldurmuş bir masalcıdır Muzip Masal Cini. Bu bakımdan kendi masallarını ve Ribelyus adlı masal evreninde yaşananları naklederken başka hikayelere de misafir olur. Uzun lafın kısası masalların anlatılmayıp unutulmaya yüz tuttuğu bu yüzyılda yeniden masal anlatabilmek adına beyhude mücadeleye girmiş bir hayal kahramanıdır. Aynı zamanda anlatıla anlatıla günümüze kadar yolculuğuna devam eden masalların toplanması, derlenmesi ve arşivlenmesi gibi çalışmaları kendine görev addetmiştir. Muzip Masal Cini hem masal yazmak hem de unutulmaya yüz tutmuş masalları kayıt altına alıp arşivlemek üzerine hayat bulmuş bir hayali kahramanın gerçek dünya ile masalsı mücadelesidir.

Henüz Yorum Yapılmamış

Yorum Yapın

Eposta adresiniz yayınlanmayacak.